Balkan Harbi sıralarında, cephedeki askeri birliklerin su ihtiyacını, her bölüğün saka neferleri temin edermiş. O zamanlar , Mekkare katırlarından başka , adına Karanfil Kolu denilen, eşekli nakliye kolları da varmış. Her bölüğe de bir eşek tahsis edilmiş. Saka neferleri bu eşeklere yükledikleri fıçılarla , ordugaha en yakın bir pınardan bölüklerine su taşırlarmış.
Bölüklerden birinin saka neferi, çok saf ve tembelmiş. Bir gün pınar başında yatmış uyumuş. Eşek de çimenler üzerinde otlarken uzaklara gitmiş. Uyandığı zaman akşam olmak üzereymiş. Eşeği aramış bulamamış. Koşarak bölüğe gelmiş. Susuzluktan kıvranan bölüğün çavuş ve onbaşıları sakayı yakaladıkları gibi bölük komutanının karşısına çıkarmışlar.
Çok sert ve aksi bir adam olan komutan saka neferini sorguya çekmiş. Neticede uyuduğunu ve eşeği kaçırdığını öğrenince, hemen etrafa atlılar çıkarıp eşeği aratmaya göndermiş. Sakayı da çadırın direğine bağlayıp başlamış dayak atmaya. Can acısı ile avaz avaz bağıran saka :
“Aman kumandanım, ölüyorum, bir daha uyumayacağım, bağışla” diye bağırdıkça , komutan :
“Acele etme , daha eşek bulunmadı. Eşek sudan gelinceye kadar dayak yiyeceksin ki , bir daha eşeğine sahip olup, muharebe yerinde, vazife başında uyumayacaksın” demiş…
Yorum gönder